6 Ocak 2015 Salı

Facebook grubumuz Açıldı!

 facebook:    https://www.facebook.com/groups/1508952106036399/

Bilinmeyen Birkaç Bilimsel ve İlginç Gerçek

iPodlar şarkı sayısı arttıkça ağırlaşıyor
Araştırmacıların çalışmalarına göre, iPod ve iPhone gibi MP3 çalarların içlerinde ne kadar çok şarkı varsa, ağırlıkları da şarkı sayısına göre artıyor. Boş bir iPod ile dolu bir iPod arasındaki ağırlık farkı sadece 0.4 gram. Testlere göre boş 16GB iPhone 133.2 gram iken aynı modeldeki 3,500 şarkı içeren iPhone’un ağırlığı 133.6 gram.




Londralı taksi şoförlerinin beyni diğerlerinden daha gelişmiş
 Bilim adamları uydulardan yararlanarak Londralı taksi şoförlerinin beyinlerinde yön bulma sistemini araştırdı ve ilginç bulgulara rastladı.

 Taksi şoförlerinin beyinleri incelendikten sonra hipokampuslarının diğer insanlara oranla daha büyük olduğu keşfedildi. Hipokampuslar beyindeki ana merkzlerden birisidir. Hafıza ve bilgi depolamadan sorumludur. Kuşlarda ve hayvanlarda da olup yön bulmaya yardım eder. Araştırma, taksi şoförlerinin mesleklerini yaptıkça hipokampuslarının farkedilir bir oranda büyüdüğünü gösterdi.


Köpeklerin bizi anladıklarını mı düşünüyoruz?
İnsanların köpeklerin bizleri anlayıp anlamadıkları hakkındaki düşüncelerini araştırmak adına Pongracz, Miklosi ve Csanyi, Macar köpek sahiplerine anket yaptılar. Köpek sahiplerine köpeklerinin en çok hangi tür seslenmeyi anladıklarını sorduklarında listenin başında köpeğe yöneltilen sorular, birşey yapması için verilen izinler ve bir konu hakkında bilgi verme geldi. Anketin ikinci kısmında ise köpeklerinin emirlere ne kadar uyduklarını sorduklarında cevaplar şu şekildeydi:
• Her türlü koşulda köpekler kendilerine verilen emirlerin yüzde 31’ine uyuyor.
• Köpekler şartlar doğru olduğu zaman, emirlerin yüzde 53’üne uyuyor.


Gıdıklandığımızda gülmeye doğuştan mı programlıyız?
Profesör Clarence Leuba kendi çocuklarını gözlemleyerek gıdıklandığımızda gülmenin doğuştan olup olmadığını öğrenmeye çalıştı. 1933’te ilk çocuğunu gıdıklarken yüzünü maske ile kapatarak yüz ifadesinin görünmesini engelledi. İlk çocuğuyla yaptığı deney bozulunca deneye ikinci çocuğuyla devam etti ve kızını gıdıklarken kendisinin o güne kadar hiç gülmemesine rağmen kızının güldüğünü gördü.

3 Ocak 2015 Cumartesi

Winnie the Pooh orjinali

                                                     Winnie the Pooh karakterinin orjinali
                                                                                                     renklist

1 Ocak 2015 Perşembe

Işığın Ağır Çekimi!

ışığı hiç ağır çekimde izlediniz mi?imkansızdı.şu ana kadar.TED e eklenen bu video bi harika.ilginç,ilginç...

http://www.dailymotion.com/video/x1qkcyu_isigi-1-trilyon-kat-yavaslatma_tech#from=embediframe

Benzin ile Dizel arasındaki fark nedir? (İki dakikada Bilim)

Benzin ile Dizel arasındaki fark nedir? (İki dakikada Bilim)

Ntv’de yayımlanan ”İki dakikada bilim” programında her gün farklı bilimsel olayların ele alındığı konulardan birisi Benzin ve Dizel(Mazot) arasındaki fark. Eminim ki pompacı arabanıza yakıt koyarken düşünmüşsünüzdür ”Neden dizel ile benzin” çıkarılmış diye. Tüm araçlar için sadece benzin yahut dizel yakıt kullanılamaz mıydı? Ya da ikisini birleştirip ortaya yeni bir tür çıkarılamaz mıydı?
İsterseniz, İki Dakikada Bilim programının bu mevzuyla ilgili görüşlerine bakalım


http://www.dailymotion.com/video/x1uaisd_benzin-ve-dizel-arasindaki-fark-nedir-2-dakikada-bilim_webcam#from=embediframe

Nikola Tesla’nın laboratuvarında çıkan yangın

Nikola Tesla’nın laboratuvarında çıkan yangın

Nikola Tesla, bir çok insanın kim olduğunu bırakın adını bile duymadığı, Dünyanın en önemli mucitlerinden birisidir. Parayı ve zenginliği değil, insanlık için yararlı olmayı hedefleyen Tesla’nın başına gelen en talihsiz olay işe şöyle:
nikola-tesla-hikayesi
Bir yaz ve arkadaşlarını hemen hiç görmediği bir kız daha geçmek üzereydi. Yoğun bir tempo ve kararlılıkla çalışmaya devam ediyordu. Zaman zaman deneyleri hiç umulmadık yönlere sapıyordu ama böyle zamanlarda da gülümseyerek, Lort Rayleigh‘ın uzmanlaşma hakkında verdiği açık tavsiyesini hatırlıyordu.
Sonra birdenbire felakete kamçısını şaklattı. 13 Mart 1859 sabahı saat 02:30′da, 33-35 South Fifth Avenue’daki laboratuvarda yangın çıkmıştı. İçinde bulunduğu altı katlı bina yerle bir olmuş, hasar ölçülemeyecek denli büyüktü. Kendisinin ve asistanı Kolman Czito’nun büyük emek sarf ederek yaptıkları deney aletleri, bulundukları dördüncü kattan ikinci kata inmişler, erimiş hurda metal yığınına dönmüşlerdi.
Hiç bir şey sigortalı değildi. Olsa bile kayıpları telafi edilemezdi. Bir milyon doların bile deneylerinin sonuçlarını geri getiremeyeceğini söylüyordu. Omuzları çökmüş, bitap ve üzgün bir halde sabahın ilk ışıkları ile birlikte laboratuvarından artakalanların yanından ayrılacak ve nereye gittiğini, zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden, düşünmeden soğuk New York sokaklarını arşınlamaya başlayacaktı. Johnson’lar telaşla onu sık sık gittiği yerlerde aramaya konulmuşlardı.

Dünyanın dört bir yanından gazeteler trajediyi duyuruyorlardı: “Bir yaşam boyu süren çalışmaların meyveleri kül oldu.” “Dahinin alın teri silindi gitti.” Londra’da yayınlanmakta olan Electrical World en büyük kaybın mucidin bedensel çöküşü olduğunu yazıyordu. New York Sun’dan Charles A. Dana ise en büyük takdiri dile getiriyordu: Nikola Tesla’nın laboratuvarının içindeki harikalarla birlikte meydana gelen yıkımı, kişisel bir felaket olmaktan çok uzaktır. Bu, bütün dünyanın talihsizliğidir. Şu kadarını söylemekle kesinlikle abartmış olmayacağız: Bu dünya üzerinde yaşayanlar arasında bu genç beyefendi kadar insanlık için önemli olan kişilerin sayısı bir elin parmakları, belki de tek bir elin parmağı kadar azdır.
nikola-tesla-otobiyografi
Radyo, telsiz enerji nakli ve güdümlü taşıtlar ya da sonradan X ışınları olarak anılacak olan efektler konusunda ve endüstri için büyük önem taşıyacak sıvı oksijen konusundaki çalışmalarında geldiği noktayı, ancak yakın asistanları bilebiliyorlardı. Muhtemelen ilk kattaki benzin nedeniyle çıkan yangın sırasında bütün binanın patlamasına yol açanda bu maddeydi.
En sonunda, yangının ertesi günü Katharine tarafından kaleme alınan duygusal bir mektup Tesla’ya kadar ulaşabilecekti. Onu her yerde aradıklarını ve bu “telafi edilemeyecek kaybı” yaşarken ona destek olabilmeyi umduklarını yazıyordu.
“Sanki yer yarıldı da içine girdin… Lütfen seni görmemize izin ver ki bu korkunç düşünce zihinlerimizden silinsin” diye yalvarıyordu. “Bugün bu felaketlerin boyutlarını daha içten idrak ettim ve gittikçe artan endişem nedeniyle, sana mektuplarla iletemeyeceğim gözyaşlarımı dökmekten bitap düştüm, sevgili dostum. Neden hemen bize gelmiyorsun, belki sana yardım edebilirdik. Sana destek olamayacak kadar şefkatten yoksun olduğumuzu düşünme…”
Davetlerini yanıtsız bırakan bu garip adamın hayatını ve mutluluğunu bu kadar çok etkilemesi onun için sorun değildi.
Tesla_colorado
Kaynak: Kitap: Zamanın Ötesindeki Deha – Tesla, S.105 – 106 renklist

Madde,Antimadde nedir?

anti-madde-nedir-enerji-ne-demek
Madde nedir?
Klasik manada, madde evreni dolduran, hacmi olan nesnelerdir. Aslında yetersiz tanım!…
F=m.a şeklinde ifade edilen denklemi F/a=m şeklinde dönüştürürsek nasıl ifade ederiz? Sonuçta denklemlerin de birer fiziksel açıklaması var!
Madde, aslında aklınıza gelebilecek masa, sandalye, çilek, havuç, bilgisayar, su, element, atom, gezegen veya buna benzer hacim kaplayan nesnelere verilen isimdir.
Maddenin özü nedir?
Maddenin yapıtaşları atomlardır. Mesela bugün doktorlardan sık sık duyduğumuz, kalsiyum tüketin, magnezyum tüketin şeklindeki öneriler aslında madde önerisidir. Biz de aslında madde bileşenleriyiz. Atomlar ise çekirdek ve elektronlardan oluşuyor. Elektronlar ışık hızının altında bir hızla çekirdek etrafında dönmektedir. Çekirdek, nötron ve protonlardan oluşuyor. Protonlar ise uud kuarklarından, nötronlar ddu kuarklardan oluşur. Cerndeki deneylerde bu parçacıklar da kafa kafaya çarpıştırılarak daha alt mertebede hangi parçacıkların olduğunu gösterecek. Aranan bir özel parçacık var aslında, bunlara girersek çıkamayız. Aranan olay maddenin özünde ne var? cümlesidir.
Maddenin özüne bakıldığında parçacıklardan oluşuyor, fakat bu parçacıkların antileri dediğimiz karşıt yüklü olanları da var ki bu parçacıklar bir araya gelince madde yok olup yerini enerjiye bırakıyor. Bu da maddenin özünün karmaşık bir yapıdan oluştuğunun bir göstergesi.
anti-madde-nedir-enerji-kara-madde
Madde ve Enerji arasındaki ilişki nedir?
Einstein’in müthiş bir denklemi olan E=mcc veya Enerji=kütle x ışık hızı x ışık hızı şeklindedir.
Bu formül aslında maddenin enerjiye dönüştüğünün bir ispatıdır. Bu çeşitli deneylerden kanıtlanabildiği gibi. Radyasyon yayan maddelerden de muhakeme yapabilirsiniz. Sonuçta radyasyon da bir enerji ise ve madde bu enerjiyi kendiliğinden yayıyorsa, demek ki madde enerjiye dönüşüyor demelisiniz!
Madem madde enerji ile orantılı, öyleyse madde ile dolup taşan bu evrende neden soğuktan donuyoruz? Yani neden maddeyi enerjiye dönüştürüp kullanmıyoruz? Einstein ne demek istiyor bu denklemlerle?
Bu konuya sadece on  dakikanızı ayırıp düşünmenizi istirham ediyorum. Düşünmek beyin elektrik aktivitenizi artıracak ve sizi mutlu edecektir. Beyninizi düşünüp sorgulamaktan alıkoyan tüm düşünce sistemlerini silin, öyle düşünün!
anti-madde-nedir-enerji
Madde Antimadde nedir?
Şu gördüğünüz nesnelere karşılık gelen bir de bunların antisi yani ters yüklü olanları var. Bu hakikaten gerçek. Basit bir örnek verelim, mecliste elini kolunu sallayarak birbirine parmak sallayan şahısların parmaklarının atomlarının dizilişini hesaplayıp bunlara karşılık bir anti parmak oluşturur meclise sokarsanız o parmak sallayanların parmakları yok olur! Abartmıyorum! Madde ile bu maddeye karşılık gelen ters yüklü madde birbiri ile çarpışırsa yok olup yerini ışığa bırakıyor. Yani madde + anti madde = enerji
Son zamanlar madde anti madde tartışması da böyle, ölüm olayı da belki bizim antimizin gelip bizi bulması olayıdır. Acaba Azrail bir anti madde midir? Sonuçta melekler enerji kökenli! Bu yüce kitapların açıklamalarında böyle geçer. Yani meleklerin enerji kökenli olduğunu yazıyor. Tabi bu bir benzetme demekte fayda var. Aksi halde antimaddeye tapan bir insanlık yaratma peşinde değilim. Muhakeme yapmanız mecazları görmeniz açısından faydalı olacaktır.
Bakınız: Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kuran dili adlı eserinde meleklerin bir tür güç kuvvet olduğundan bahseder.
Kaynak: Gediz DEMİR ve renklist

Neden Korkuyoruz?

korku-nedir-neden-korkariz

Nelerden korkarsınız?

 Yılan ya da örümcekler kalbinizin daha hızlı çarpmasına neden olur mu? Ya da topluluk önünde bir konuşma yapmanız gerekse, avuç içleriniz nemlenmeye başlar mı? Tüm bu durumlar, pek çok insan için adrenalinin neden olduğu stres tepkisini tetikler.  İlginç olan şu ki bu korku davranımları, panik ataklarda da görülebileceği gibi görünürde bir tehlike ya da herhangi bir neden olmasa bile tetiklenebiliyor.
Psikolog ve nörologlar, bu korku davranımıyla nasıl başa çıkılabileceği konusunda araştırmalarına devam ediyorlar. Korkulardan kurtulmak, korku veren anıları bellekten silmek gibi basit bir işlem değil. Bunun yerine fobik kişi, bu korkuyu tetikleyen anı ya da uyarıcıya sürekli olarak maruz kalarak korku tepkisini bastırmayı öğrenmeli. Boston Üniversitesi’nin Kaygı Bozuklukları Merkezi Yöneticisi David Barlow, bazı fobiler için böylesi bir maruz bırakma tedavisinin %90 oranında başarılı olduğunu söylüyor.
korku-nedir-neden-korkariz-2
Araştırmacılar, çoğu fobi ve diğer korku hastalıklarının bir şekilde koşullanılmış davranımlar olduğunu ileri sürüyorlar.
Araştırmacılar, çoğu fobi ve diğer korku hastalıklarının bir şekilde koşullanılmış davranımlar olduğunu ileri sürüyorlar. Yaklaşık bir yüzyıl önce Rus fizyolog Ivan Pavlov’un klasik  koşullanma deneyi, hayvanların belli uyarıcılara belli fizyolojik yanıtlar vermeye koşullanabileceğini, bu sayede bu fizyolojik yanıtların öğretilebileceğini kanıtlamıştı. Bu çalışmadan yola çıkan Amerikalı psikolog Watson ise, “Küçük Albert ve Beyaz Sıçan” adıyla anılan ünlü deneyini tasarlamıştı. Deneyde, 11 aylık uysal bebek Albert’e ne zaman beyaz bir sıçan gösterilse, onu oldukça korkutup ağlamasına yol açan bir metal sesi de beraberinde eşlik etmişti. Bir süre sonra beyaz sıçana da ağlama tepkisi veren Albert, bu tepkisini pek çok beyaz ve tüylü nesneye genelleyerek tavşandan, köpekten, hatta ve hatta sakalları dolayısıyla Noel Baba’dan bile korkmaya başlamıştı. Albert’in bu davranımı pek çok psikologca “koşullanılmış korku davranımı” olarak adlandırıldı.
korku-nedir-neden-korkariz-3

Korkunun önüne nasıl geçilir?

Tahmin edersiniz bugün, psikologlar etik nedenlerden ötürü küçük Albert gibi bebekleri kullanmayı tercih etmiyorlar. Konu üzerinde yapılan deneyler kemirgenlerle yürütülüyor. Bulgular şöyle olmuş: Organizma, korku verici uyarıcıyla (metal sesi) özdeşleştirilen nesne ya da özellik (beyaz ve tüylü olma durumu)’ e bu korku verici uyaran olmadan düzenli olarak maruz bırakıldığında fobik tepki sönmeye uğruyor, ancak yeni bir çevrede, ya da stresli şartlarda tekrar geri geliyor. California Üniversitesi’nden Mark Barad bu durumu şöyle açıklıyor: “Sönme, baskılayıcı bir öğrenme paradigmasıdır; deneyimlenen ilk korkunun silinmesi değil.”
Barad’ın üzerinde durduğu bir diğer önemli noktaysa, öğrenmenin zaman aralıklarına dağıtılarak gerçekleştirilmesi gerektiği. Bu gerçeklik, öğrencilerin sınav öncesi gece yaptığı yoğun bilgi yüklemesinin niçin işe yaramadığını destekliyor. Ancak Barad ve ekibi, yaptıkları bir çalışmada sürpriz sonuçlar almışlar. Deney, korku verici uyaranla (Küçük Albert örneğindeki metal sesi), başta nötr olan uyaran (örnekteki beyaz ve tüylü nesneler) arasındaki ilişkiyi sönmeye uğratarak tedaviyi mümkün kılma konusunda yapılmış. Fobik hastalar, korktukları uyaran verilmeden, başta nötr durdukları ve bu uyaranla beraber korkmaya koşullandıkları nesneye düzenli olarak kısa ama yoğun seanslarla maruz bırakılmışlar. Bu yolla tedavinin daha etkili olduğu görülmüş. Oysa ekip çalışmanın başında, öğrenmenin zamana yayılması gerektiğini düşünmüş. Aradaki ilişkinin sönmeye uğratılması aşamasında, maruz bırakma seanslarının zamana yayılıp uzun süreç içinde tamamlanmasının daha etkili olacağı sonucuna varmış. Ekip, klinik uygulamanın fobik hastalar üzerinde yapılan maruz bırakma tedavisi seanslarının birkaç saat içinde, yoğun biçimde kısa seanslarla tekrarlanması olduğunu açıklamış.
Barad ve ekibinin bulgusunun niçin şaşırtıcı olduğu konusunda bir beyin fırtınası yaparsak, şöyle bir açıklama mümkün olabilir: Ekip, koşullanma yoluyla öğrenmeden bahsetmekte. Haliyle, ilkel bir öğrenme mekanizması söz konusu. Oysa sınava çalışırken, bilişsel düzenlemeler, yorumlar gerektiren üst seviye bir öğrenmeden bahsediyoruz. İşte ikisi arasındaki etkili yöntem farklılığı da, bu kritik ayrımdan kaynaklanıyor olabilir.
Kaynak: Travis, J. (2004). Fear Not. Science News, 165.

Fareler de Pişman Oluyormuş!

Yaptığı tercihlerden daha sonra pişman olan tek canlı insan değil. Farelerin de geriye dönüp değişiklik yapmak istediği anlaşıldı.fareler-de-pisman-oluyor
Farelerin, daha önce insan dışında hiçbir memelide rastlanmayan biçimde, pişmanlık hissine sahip oldukları ortaya çıktı.
Araştırmacıların ’restoran sırası’’ adını verdiği test, farelerin yemeklerine ulaşmak için beklediği sürenin, tercihlerini ve daha sonra bu tercihlerle ilgili davranış farklılıklarını belirledi.
Minnesota Üniversitesi Profesörü David Redish’in BBC Nature News’e yaptığı açıklamaya göre, test bir restorantta sırada beklemeye benzetiliyor.
Fareler bazı durumlarda güzel yemekler sunulan, fakat beklemesi z aman alan taraftan vazgeçip daha az lezzetli yiyeceklerin olduğu tarafı tercih ediyor.
Fakat bu durumda sık sık geriye dönüp önceki restorana baktıkları gözlemleniyor. Lezzetli yiyecekler için beklemeye daha meyilli oldukları anlaşılan farelerin bu hareketi, onların bireysel tercihlerinin olduğunu gösteriyor.
fareler-de-pisman-oluyor-2
Profesör Redish’e göre, bu testte önemli olan nokta pişmanlık ile hayalkırıklığını birbirinden ayırmak. Bunu yapmanın yolu ise farelerin bireysel tercihlerini yapmalarına izin vermek.
Tercihlerin gözlenmesi iyi ile kötü seçimler arasındaki ayrımı da ortaya çıkarıyor. Farelerin bazen iyi olanı atladıkları ve kötü tercihlerle yüzleştikleri farkediliyor.
Nature Neuroscience’ta yayımlanan bu araştırma, pişmanlığın sadece insana has bir duygu olmadığını gözler önüne seriyor.
İnsan beyninin orbitofrontal korteks adlı parçasının pişmanlık sırasında aktif olduğunu söyleyen Profesör Redish, bir hata yaptıklarını farkettiklerinde farelerin beyinlerindeki aynı bölgenin de uyarıldığını söylüyor.

Uzak gelecekte Işınlanma gerçek olabilir mi?

2012 tarihinde ilk kez hadron çarpışmasını gerçekleştiren ve dünyada en büyük ilklerden birine imza atan bilim insanları artık bir atomu üç metre öteye gönderebiliyor.. Bu sonuçla hareket edilecek olursa insanların ışınlanması artık hayal değil. 
isinlanma-ne-zaman-olacak-tarihi-mumkun-mu
     Bilim adamları uzak bir tarihte (Kesin olarak herhangi bir zaman diliminden bahsedilemiyor. ) insanların Uzay Yolu serisindeki gibi ışınlanarak bir yerden başka yere nakledilmelerinin mümkün olacağını açıkladı. Araştırmacılar, atomun taşınması gibi insan da dahil olmak üzere büyük nesnelerin ışınlanmasının fizik kurallarına aykırı bir durum olmadığını belirttiler.

      Hollanda’da Delft Teknoloji Üniversitesi görevli olan Profesör Robert Hanson şunları aktardı: “Atomları ışınlamayı başardık. Temelde atomları bir yerden başka bir yere teleport edebiliyorsak prensip olarak kendimizi de ışınlayabilmemiz mümkündür. Ama yine de bu ancak uzak bir gelecekte mümkün olabilir.”
Kayynak:renklist

19 Aralık 2014 Cuma

Pek Bilinmeyen Kısa bilgiler

1)-Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar.
2)-Yerçekimsiz ortamda mum alevi küre şeklinde olur.
3) -Çin'de İngilizce konuşan kişi sayısı Amerika'dan daha fazladır.
4) -Elma, soğan ve patatesin tadı aynıdır. Fark sadece tamamen kokularından kaynaklanır.
5)-Michel Jordan bir yılda Nike'den ve personelinin hepsinden fazla para kazanıyor
6) -ABD, Ohio'da lisans olmadan fare yakalamak yasaktır.
7) -Eğer aynı zamanda aksırır, hıçkırır ve gaz çıkarırsanız, patlarsınız
8)-Birinci Dünya Savaşında Fransa ülkedeki tüm taksileri devraldı ve askerler bu taksilerle taşındı.
9)-1994 'de, Bulgaristan futbol takımı oyuncularının hepsinin isminin sonu "OV" ile bitiyordu.
10)-Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovmaz, sizi gizler. Sivrisineğin alıcılarını engelliyerek  sizin orada oldunuzu anlamalarını engeller
11)-Kahve sarhoş bir insanın ayılmasına yardımcı olmaz.Hatta alkolün etkisinin artmasına yol açar. 
12)-Sigara çakmağı kibritten önce bulundu. 
13)-Pisagor sokak dövüşü spor dalında olimpiyat şampiyonu olmuştur. 
14)-Stockholm kraliyet kütüphanesinde muhafaza edilen "Şeytan İncili" kitabının ağırlığı 350 kg.dır. 
15)- Monako'nun ulusal orkestrası ordusundan daha geniş bir kadroya sahiptir. 
16)-Apple'ın simgesindeki elmanın ısırılmış olmasının sebebi o elmanın domates olmadığını göstermektir
               VE DAHA NELER.....
 .
Dünya'daki en büyük gök taşı Hoba 1920 yılında Namibya'da bulunmuştur. Yaklaşık 80 000 yıl önce Dünya'ya çarptığı tahmin ediliyor. Hoba isimli gök taşı 50 ton ağırlığında ve 9 metreküp hacmindedir.

Kaynak: http://www.dersimiz.com/kisa-ilginc-enteresan-tuhaf-acayip-sasirtici-bilgiler.asp#.VJSK6fovY
Dünya'daki en büyük gök taşı Hoba 1920 yılında Namibya'da bulunmuştur. Yaklaşık 80 000 yıl önce Dünya'ya çarptığı tahmin ediliyor. Hoba isimli gök taşı 50 ton ağırlığında ve 9 metreküp hacmindedir.

Kaynak: http://www.dersimiz.com/kisa-ilginc-enteresan-tuhaf-acayip-sasirtici-bilgiler.asp#.VJSK6fovY

17 Aralık 2014 Çarşamba

İnsanlık Tarihinin En Kötü İcadı olarak geçen bu süper ama gereksiz aletin davranışı


Sizcede ilginç değil Mi?bende bir zamanlar bunu alacaktım fakat fiyaını görünce bunun daha çok hobi işi olduğuna karar verdim.

13 Aralık 2014 Cumartesi

HAÇLI SEFERLERİNİN FAZLA BİLİNMEYEN YÖNLERİ

 1.

13. yüzyılın başlarında Avrupa çok ciddi karışıklıklar içindeydi. Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu parçalanmaya yüz tutmuş, taht adayları nedeniyle kanlı bir iç savaşa tutuşmuştu. Fransa ile İngiltere arasında fiilen savaş olmasa bile çok gergin ilişkiler hüküm sürüyordu. 1198'de Papa seçilen III. Innocentius, feodal egemenler arasındaki bu parçalanmışlığı gidermek ve orta doğuyu tekrar Avrupa'nın egemenlik alanına katabilmek için bir haçlı seferi çağrısı yaptı.

2. 

10 Maddede Bilinmeyen Yönleriyle 4. Haçlı Seferi


Haçlı seferinin resmi amacı Kudüs'ü ele geçirmekti. Fakat Kudüs'ün doğrudan bir saldırıyla ele geçirilemeyeceği, daha önceki seferlerden edinilen tecrübelerle sabitti. Bu yüzden evvelce Aslan Yürekli Richard'ın da belirttiği gibi, Müslümanları önce en zayıf noktalarından vurmak gerekiyordu. Bu en zayıf nokta Mısır'dı. Yeni stratejiye göre haçlılar önce Mısır'a asker çıkartacak, Nil deltasını ele geçirecek, Mısır'ı bir Hıristiyan üssü haline getirdikten sonra, Filistin ve Kudüs'ü kolay bir şekilde ele geçireceklerdi.

3. 

10 Maddede Bilinmeyen Yönleriyle 4. Haçlı Seferi


Haçlı ordusunun Mısır'a deniz yoluyla gitmesi gerekiyordu. Yaklaşık 35.000 kişiden oluşan ordunun Mısır'a götürülmesi için, dönemin en büyük deniz güçlerinden olan Venedik'!e teklif götürüldü. Venedik doçu, uzun pazarlıklardan sonra 85.000 gümüş Mark karşılığında haçlı seferine katılmayı ve orduyu Mısır'a nakletmeyi kabul etti. Ancak bu görüşmelerin yapıldığı esnada Mısır'da bulunan bir Venedik ticaret heyeti, Mısır'la son dere kârlı bir ticaret anlaşması imzalamıştı. Bu anlaşmayı bozmak istemeyen yaşlı Venedik doçu, haçlı seferini başka bir hedefe, yani Konstantinopolis'e yöneltmeyi düşünmeye başlamıştı.

4. 

10 Maddede Bilinmeyen Yönleriyle 4. Haçlı Seferi


Bu düşüncelerini haçlı ordusunun başında bulunan Bonifacio isimli soylu, Bizans İmparatoru III. Aleksios Angelos'un Avrupa'da bulunan yeğeniyle görüştü. Taht üzerinde hak iddia eden genç Aleksios, Bonifacio ile bir anlaşma yaptı. Bu anlaşmaya göre, şayet Konstantinopolis ele geçirilip imparatorluk tacı kendisine verilecek olursa, her şeyden önce Venedik'in aslında haçlılarca karşılanması gereken asker nakil ücretini ödeyecekti. Haçlı güçlerinin Mısır'a naklini sağlayacak, üstelik bu sefere 10.000 Bizans askeriyle katılacaktı. Zapt edilecek Kudüs ve Filistin topraklarını korumak için, 500 şövalyeyi daimi olarak finanse edecekti. Ayrıca bölünmüş kiliseyi yeniden birleştirecek, yani Ortodoks kilisesi, Katolik kilisesine bağlanacaktı.

5. 

10 Maddede Bilinmeyen Yönleriyle 4. Haçlı Seferi


Bu inanılmaz vaatler karşısında, aslında Hıristiyanlara karşı sefer açılmasını istemeyen Papa'nın bile gözleri kamaştı. Zaten Bizans'ın zenginliği dilden dile bir efsane gibi anlatılıyordu. Şehrin savaşla ele geçirilmesi halinde, ortaçağda adet olduğu üzere, askerler şehri tam üç gün boyunca yağmalayabilecekti. Bundan ötürü askerler arasında da bu haber kısa sürede yayıldı ve haçlı ordusu doğruca Bizans'a yöneldi.

6. 

10 Maddede Bilinmeyen Yönleriyle 4. Haçlı Seferi


Haçlı ordusunu taşıyan Venedik gemileri, 24 Haziran 1203'de Konstantinopolis önüne demir attılar. Bir önceki imparator döneminde şehrin donanmasına özen gösterilmemiş olduğu için, Bizans'ın elinde sadece birkaç eski savaş gemisi vardı. Bu yüzden haçlılara karşı denizden karşı koyamadılar. Bir zincir germek suretiyle Haliç'i kapadılarsa da, haçlı gemileri kısa sürede bu zinciri parçalamayı başardı. 17 Temmuz'da Venedikliler deniz tarafından, diğer Haçlılar da kara tarafından büyük bir saldırı başlattılar. Venedikliler kısa sürede deniz surlarını aşarak şehri girdiler, o bölümde bulunan evleri ateşe verdiler. İmparator III. Aleksios Angelos, kara tarafında haçlılarla mücadele etmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Aynı günün gecesinde kızı İrene ve 500 kilo altınla birlikte şehirden kaçtı ve Trakya'ya sığındı.

7. 

10 Maddede Bilinmeyen Yönleriyle 4. Haçlı Seferi


Sonrasında şehrin direnişi kırıldı ve haçlılar şehri ele geçirdiler. Konstantinopolis hükümdarsız kaldı ve alelacele toplanan bir devlet konseyinde, gözlerine mil çekilerek zindana atılmış olan eski imparator II. İsaakios Angelos'un imparatorluk tahtına oturtulmasına karar verildi. II. İsaakios'un gözleri kördü; Bizans hukukuna göre körler imparator olamazdı; bu nedenle oğlu İsaakios, IV. İsaakios Angelos ismiyle tahta ortak yapıldı. Haçlılar, Haliç'in karşı yakasında Galata dışında bir ordugâha çekildiler. Genç Aleksios Angelos'un etmiş olduğu vaatleri yerine getirmesini istediler.

8. 

10 Maddede Bilinmeyen Yönleriyle 4. Haçlı Seferi


Ancak yeni ve genç imparator, haçlıların isteklerini karşılamak niyetinde değildi. Zaten yapacak olsa bile, haçlılar her halükârda şehri işgal edeceklerdi, çünkü Venediklilerin artık Mısır'ı ele geçirmek gibi bir amaçları kalmamıştı. İstanbul'u zapt ederek burada kendilerinin denetiminde bir Latin İmparatorluğu kurmak, böylece de denizlerin tek hakimi olmak istiyorlardı. Kendi aralarında ne yapacaklarını tartışırken, Bizanslı bir soylu olan Dukas, haçlılarca tahta çıkartılmış olan İmparator IV. İsaakios'u tahttan indirerek öldürdü ve kendisini imparator ilan etti.

9. 


Sonrasında haçlılar şehre saldırdılar ve 12Nisan 1204'de ele geçirdiler. Konstantinopolis tam üç gün boyunca yağma edildi. Şehrin binlerce yıllık tarihi boyunca toplanmış olduğu servetler, sanat eserleri, kültür hazineleri çalınarak Avrupa'ya kaçırıldı. Ayasofya talan edildi, kütüphanesinde bulunan el yazması antik kitaplar ateşe verildi. Konstantinopolis'i talandan sonra merkezi bir yerde toplanıp değerlendirilen talan eşyalarının resmen bildirilen değeri 300.000 gümüş Mark'a karşılık geldi; bunun 150.000 Mark'ı Venediklilere verildi; 50.000 mark Avrupalı haçlı ordulara bırakıldı; kalan para Venedikliler ile diğer Avrupalılar arasında eşit olarak paylaştırıldı. Ancak bir kısım tarih yazarına göre, bu paylaşımdan kaçırılan servet, en az 900.000 Mark tutarındaydı.

10. 


Haçlılar şehirde bir Latin İmparatorluğu kurarak, başına I. Baodin adında bir soyluyu geçirdiler. Venedikliler şehrin bir kısmına yerleştiler ve kendi yönetimlerini kurdular. Bu imparatorluk 1261 yılına kadar yaşayabildi; bu tarihte İznik imparatoru VIII. Mikhail Paleoloigos şehri ele geçirerek Doğu Roma İmparatorluğu'nu tekrar kurdu ve Latinleri kovdu.

HOGWARTS GERÇEKTEN AÇILDI

Eğer 11. doğum gününüzde, Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'ndan kabul mektubu almadıysanız, sizin için ikinci bir seçenek olabilecek Polonya'daki bu okulda şansınızı denemelisiniz. Evet, Polonya'da bulunan bu okulun adı Czocha Cadılık ve Sihirbazlık Koleji. Yalnızca 18 yaşından büyüklerin eğitim görebildiği bu okulda Hogwarts özleminizi ortaya koyabilir ve Harry Potter'ın büyülü dünyasını yeniden yaratabilirsiniz.Ne kadar doğru bilinmez ama bazı insanlar değişik yaratıklar gördüğünü söylüyorlar.Fakat gerçekten ilginç ve eğlenceli bir atmosfer olduğu kesin
Kaynak: http://mashable.com/2014/12/04/czocha-wi...

1. Okulun kasvetli görünümü ve Orta Çağ'a ait mimarisi:

Okulun kasvetli görünümü ve Orta Çağ'a ait mimarisi:
Hogwarts benzeri bu koleje kabul edilen her öğrenci, 5 tip evden bir tanesine yerleştiriliyor: Bu evlerin adları Durentius, Faust, Libussa, Molin ve Sendivogius. İlgilenenler için; 49 sayfalık bir PDF dosyası, bu evlerde hayatın nasıl olduğu hakkında detaylı bilgiler içeriyor.
Bu yıl süren bu programı tamamlamak için yalnızca 4 gün gerekiyor. Czocha Kalesi'nde geçirdiğiniz süre içerisinde, sizden bir uzmanlık alanı seçmeniz isteniyor ve seçilebilecek alanlar arasında Auror, Lanet Bozucu, İyileştirici, Büyüzoolog, ve Konuşulamayanlar gibi uzmanlıklar bulunuyor. Yani ister Harry Potter ile birlikte suçlara karşı savaşmak isteyin, ister Voldermort'un mirasını yaşatmaya çalışın, bu okulda size göre bir şey mutlaka olacaktır.

2. Sanırım bir öğrenci dönem ödevini hazırlıyor:

Sanırım bir öğrenci dönem ödevini hazırlıyor:
Geçtiğimiz kasım ayınca, 11 farklı ülkeden yaklaşık 200 kişi Czocha Cadılık ve Sihirbazlık Koleji'nin bulunduğu Czocha Kalesi'nde bir araya geldi. Bir sonraki eğitim 16-19 Nisan 2015 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Bu okulda eğitim görmek için ödemeniz gereken tutar 345 dolar. Bir büyücü olmayı öğrenmek ve bu alanda diploma sahibi olmak için oldukça makul bir fiyat değil mi

RÜYALAR DA BİLİNÇLİ HALE GETİRİLİYOR

Rüyalarınızı kontrol etmek sandığınızdan çok daha kolay. Daily Mail'e göre, dünyada yaşayan her sekiz kişiden biri kontrol edebildiği bir rüya görecek. Rüyalarınızı nasıl kontrol edebileceğinizi size anlatmadan önce, uykunun evrelerini bilmekte fayda var;
Kaynak: http://all-that-is-interesting.com/contr...

1. Uykuya daldıktan sonra farklı uyku aşamaları arasında gidip geliyoruz. Bu durumun ana sebebi, beyin dalgalarımızda meydana gelen frekans değişimleri.

Uykuya daldıktan sonra farklı uyku aşamaları arasında gidip geliyoruz. Bu durumun ana sebebi, beyin dalgalarımızda meydana gelen frekans değişimleri.

2. REM (hızlı göz hareketi) evresi esnasında, gözlerimiz göz kapaklarımızın altında ileri geri hareket eder. Bu hareketleri belirleyen etmen, gördüğümüz rüyada nereye baktığımızdır.

REM (hızlı göz hareketi) evresi esnasında, gözlerimiz göz kapaklarımızın altında ileri geri hareket eder. Bu hareketleri belirleyen etmen, gördüğümüz rüyada nereye baktığımızdır.

3. Uykuya daldıktan yaklaşık olarak 90 dakika sonra REM evresine geçiyoruz.

Uykuya daldıktan yaklaşık olarak 90 dakika sonra REM evresine geçiyoruz.

4. Yetişkin bir insanın uyuduğu saatlerin %20-25 kadarı REM aşamasında geçiyor.

Yetişkin bir insanın uyuduğu saatlerin %20-25 kadarı REM aşamasında geçiyor.

5. Farklı anlarda, 40 Hz beyin dalgalarının MRI görüntüleri:

Farklı anlarda, 40 Hz beyin dalgalarının MRI görüntüleri:

6. Bilim adamlarına göre, rüyalarını kontrol edebilen insanların en genel özellikleri:

Bilim adamlarına göre, rüyalarını kontrol edebilen insanların en genel özellikleri:

7. Eğer bu özellikler sizde yoksa üzülmeyin çünkü bazı yöntemleri takip ederek herkes rüyalarını kontrol edebilir.

Eğer bu özellikler sizde yoksa üzülmeyin çünkü bazı yöntemleri takip ederek herkes rüyalarını kontrol edebilir.

8. Yapmanız gereken en önemli şey: Rüyalarınızı hatırlayın.

Yapmanız gereken en önemli şey: Rüyalarınızı hatırlayın.
 
 
Geçmişte gördüğünüz rüyaları hatırlamak, size rüyalarınızda sürekli olarak karşılaştığınız temaları keşfetme şansı verecektir. Örneğin bu iş için bir not defteri ayırabilirsiniz; uykudan uyandığınız anda o gün gördüğünüz rüyayı bu deftere yazın ve rüyanın ana temasını da mutlaka ekleyin. İlerleyen günlerde vakit buldukça rüyalarınızı okuyun ve onlarla olabildiğince aşina hale gelin.

9. Rüyalarınızın analizini yapın.

Rüyalarınızın analizini yapın.
 
 
Birkaç hafta günlük şeklinde rüyalarınızı yazdıktan sonra, yazdıklarınızı gözden geçirin ve gördüğünüz rüyalar arasında bağlantılar kurmaya çalışın. Sürekli ortaya çıkan kişiler, gidilen yerler, karşılaşılan semboller veya sık sık rüyalarınızda deneyimlediğiniz eylemler gibi, tüm rüyalarınızın ortak noktalarını bulmaya çalışın.

10. Melatonin hormonunun rüya kontrolünde çok önemli bir payı olduğu bilinmekte. Bu hormon REM evresini tetikliyor ve rüyalarınızın daha canlı olmasını sağlıyor.

Melatonin hormonunun rüya kontrolünde çok önemli bir payı olduğu bilinmekte. Bu hormon REM evresini tetikliyor ve rüyalarınızın daha canlı olmasını sağlıyor.
Beyaz hardal, karalahana, badem ve ayçekirdeği en çok melatonin içeren besinlerden birkaçı.

11. Gerçekliği kontrol edin.

Gerçekliği kontrol edin.
Bir rüya belirtisiyle karşılaştığınız zaman bunun gerçek olup olmadığını kontrol edin. Örneğin sürekli rüyalarınızda gördüğünüz bir yüzü şu an görüyorsunuz. Bu bir rüya mı? Yoksa gerçek mi? Bu sayede, rüya kontrolü sağlamanız çok daha kolay olacaktır.

12. Zamanı baz alın.

Saatinize bakın, gözlerinizi bir başka tarafa çevirin ve yeniden saatinize bakın. Yalnızca birkaç saniye mi geçmiş? Yoksa birkaç saat mi? Rüya gördüğümüz esnada, beynimizin rakamlarla arası hiç iyi değildir. Eğer saatinize ikince kez baktığınızda aradan anormal bir sürenin geçtiğini görüyorsanız, o zaman rüyadasınız demektir ve onu istediğiniz gibi kontrol edebilirsiniz!

13. Süper güçlerinizi kullanın.

Süper güçlerinizi kullanın.
 
Uçmayı deneyin veya ağzınızı ve burnunuzu kapatıp nefes almaya çalışın, bunları yapabiliyor musunuz? Cevap evet ise, istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz demektir.

14. Dış görünüşünüzü değiştirin.

Dış görünüşünüzü değiştirin.
 
Karşınızdaki aynaya bakın ve kendinizi dilediğiniz gibi görün. Ellerinize bakın, eksik ya da fazladan parmak var mı? Cevabınız evet ise, kontrol edebildiğiniz bir rüyanın içerisindesiniz ve bu nedenle dilediğiniz her şeyi yapabilirsiniz demektir.

15. Telekinetik yeteneklerinizi kullanın.

Telekinetik yeteneklerinizi kullanın.
 
Örneğin zihninizle ışıkları açıp kapatmayı veya nesneleri hareket ettirmeyi deneyin.

16. Son olarak, rüya kontrolü üzerine ciddi çalışmalar yürüten Dr. Stephen LaBerge'den bir alıntı yapalım: "Eğer hayatımızın üçte birini uyuyarak geçirmek zorundaysak, o halde neden rüyalarımızda da kendi irademizle yaşamayalım?"

Son olarak, rüya kontrolü üzerine ciddi çalışmalar yürüten Dr. Stephen LaBerge'den bir alıntı yapalım: "Eğer hayatımızın üçte birini uyuyarak geçirmek zorundaysak, o halde neden rüyalarımızda da kendi irademizle yaşamayalım?"